Sağlık-Sen Şırnak Şube Başkanı Sabgatullah Anmal, Meclis'e sunulacak olan vatandaşlık kanununun hayata geçirilmesini ve siyonistlerin yargılanmasını istediklerini belirtti.
HÜDA PAR'ın, soykırım suçuna iştirak eden çifte vatandaşlardan yargıdan kaçanların vatandaşlıktan çıkarılmaları ve mal varlıklarına el konulmasını öngören kanun teklifinin önümüzdeki günlerde Genel Kurul gündemine girmesi bekleniyor.
Teklif, çifte vatandaşların soykırıma karışması halinde; vatandaşlıktan çıkarılmaları, mal varlıklarının dondurularak yeni aile fonuna aktarılması ve ağırlaştırılmış müebbet almalarını öngörüyor. Kanun teklifi, yürütme ve yürürlük maddeleriyle toplamda 6 maddeden oluşuyor.
Sağlık-Sen Şırnak Şube Başkanı Sagbatullah Anmal, konu ile ilgili değerlendirmede bulundu.
"BU SOYKIRIMCI SİYONİSTLERİN YARGILANMASINI İSTİYORUZ"
Şu an Gazze'de bir avuç insana karşı yapılan soykırıma dünyanın seyirci kalmasının kabul edilebilir bir tarafı olmadığını ifade eden Sağlık-Sen Şırnak Şube Başkanı Sagbatullah Anmal, "Dünyanın en büyük teröristi dediğimiz israil, Gazze ve Filistin'de yaptığı katliamlarında her gün daha fazla hırçınlaşıyor. Yaklaşık 10 aydır Türkiye'de STK örgütleriyle birlikte sürekli tepkiler gösteriyor, gösteriler düzenliyoruz. Bu tepkiler fiiliyata geçmediğinde cılız kalıyor. Şu anda Türkiye Meclisi'ne gelmesi beklenen vatandaşlık kanunu teklifi var. Bu kanun teklifinde israilli çifte vatandaşların katliam, soykırım yapıp sonra hiçbir şey olmamış gibi gelip ülkemde dinlenmelerine karşıyız. Kamuoyunun burada bir vicdan azabı vardır. Yaklaşık 10 aydır devam eden bu katliamlara karşı bazı fiili hareketler de yapılması lazım. Biz bir katil, bir cani, bir soykırımcı ile yan yana olmak istemiyoruz. Bunun için şu anda Meclis'e sunulacak olan vatandaşlık kanununun hayata geçirilmesini istiyoruz."dedi.
"TÜRKİYE'DE ADALET DİVANI MAHKEMELERİ KURULARAK BU SOYKIRIMCI SİYONİSTLERİN YARGILANMASINI İSTİYORUZ"
Türkiye'den gidip soykırıma destek veren, çifte vatandaşların işledikleri suçlara karşı mal varlıklarına el konulması ve gerekli cezaların hukuken verilmesi gerektiğini belirten Anmal, "Öncelikle Türkiye'de adalet divanı mahkemeleri kurularak bu soykırımcı siyonistlerin yargılanmasını istiyoruz. Yaklaşık 10 aydır yapılan bir vahşet vardır. Aslında bu vahşetin de ötesinde bir durum. Tarih kitaplarında yazılamayan bir vahşetten bahsediyoruz. Çoluk, çocuk, ihtiyar, genç, kadın, erkek demeden herkesi katlediyorlar. Bir devlet bir devlet ile savaşırken askeri unsurlar birbirleriyle savaşır. Vatandaşa karşı hiçbir devlet büyüklüğünü göstermez. Dünyanın son model teknolojik silahları Gazze'de küçük silahlara karşı kullanılıyor. Eğer askeri güç varsa birbirleriyle çatışıp mücadele etsinler. Benim nazarımda şu an orada yapılan vahşet kabul edilebilir bir vahşet değildir. Şu an Türkiye'den israile giden çifte vatandaşların Gazze'de sivillere karşı katliam ve soykırımlarını gerçekleştirip sonra hiçbir şey olmamış gibi gelip burada ülkemde dinlenmelerine, tatil yapmalarına, normal yaşamaya devam etmelerine gönlümüz razı değildir. Sivil toplum kuruluşu olarak kamuoyundan beklediğimiz herkesin bu vahşete tepki göstermesidir. Şu an hepimiz bir vebal altındayız. Gazze'deki insanlar imtihan olmuyor, bizler imtihan oluyoruz. Şu an orada yapılan soykırımda bir avuç insana karşı dünyanın seyirci kalması elbette kabul edilebilir bir şey değildir. Allah u Teâlâ mahşer de olsun bunun vebalini her birbirimizden soracaktır." ifadelerini kullandı.
"DEVLET DİYEMEYECEĞİMİZ BU CANİLERE KARŞI, BİR HUKUK MÜCADELESİ BAŞLATMAMIZ LAZIM"
10 aydan beri devam eden bu katliamlara karşı sivil toplum kuruluşları olarak aciz kaldıklarını ifade eden Anmal, "Güney Afrika Cumhuriyeti tarafından Lahey'de başlatılmış olan bir dava vardır. Bu dava ile vicdan sahibi olan tüm devlet liderlerin gönlünde taht kurmuştur. Aynı bunun benzeri bir davanın da Türkiye neden öncü olmasın örnek olmasın. Bir adalet divanın Türkiye'de kurulması ve soykırım işleyen çifte vatandaşların yargılanmasını da istiyoruz. Çünkü şu anda Türkiye'de bu divan kurulduğunda ve bu kanun yasalaştığında o zaman dünyaya büyük bir mesaj vermiş oluruz. Türkiye olarak mazlumdan yanayız. Ülke olarak hukuk ve adalet ile devlet diyemeyeceğimiz bu canilere karşı bir hukuk mücadelesi başlatmamız lazım. 10 aydan beri devam eden bu katliamlara karşı sivil toplum kuruluşları olarak bizler de aciz kalıyoruz. Oradaki Müslüman kardeşlerimiz her zaman dualarımızdadır. Her zaman dua ediyoruz; 'Allah'ım israili kahru perişan eyle' diye. Aslında benim elimle israil ile kahru perişan eyle diye dua ediyoruz. Bunun için harekete geçmemiz lazım. Bu vahşeti yapan israil terörü ilk önce saldırılmayacak olan yerler olan hastanelere, ibadethaneler, okullara saldırdı. Bu vahşetin tarifi henüz mümkün değildir. Yüz yıl geçse dahi bu vahşet ne yazılır ne de unutulur. Devlet büyüklerimizin bir an önce bu vahşeti durdurmaları konusunda harekete geçmelerini artık bekliyoruz. Eğer bizler bir mücadele yapmazsak israil terörü orada katliamlarına soykırımlarına devam edecek ve son bulmayacaktır. Birilerinin onları durdurması lazım, umuyoruz ki bu yasa tasarısı ile bir nebze olsun caydırıcı olacaktır. Temennimiz bir an önce bu vahşetin bitmesidir." dedi.