MESUT BALTA

Tarih: 20.06.2024 09:42

ENFLASYON SORUNSALI

Facebook Twitter Linked-in

Günlük yaşamda etkisini net bir biçimde gösteren hayat  pahalılığı birçok nedene sahip. Bu kapsamda toplumda azalan satın alma gücü, temel ihtiyaç maddesi olan gıda fiyatlarının durmayan artışı ve pahalılık karşısında ücretlerdeki erime başlıca sorunları oluşturmaktadır. 

Pahalılık veya ekonomi literatüründeki tanımıyla enflasyon bir çok çözüm yollarına sahip. Para ve maliye politikalarının önerdiği çözüm yolu ile mal ve hizmetlere talebin azaltılması başlıca çözüm yolunu oluşturur. Bu doğrultuda toplam talebi düşürmenin bir yolu faiz oranlarının artırılmasından geçiyor. Sözkonusu mantığa göre yüksek faiz politikası ile insanlar harcama yapmaktan kaçınarak ekonomik birikimlerini mevduat faizi elde etmek için bankalara yönelerek faiz gelirini tercih edecektir. 

Bankaya yatan para tüketim harcamalarını aşağı çekecek bu durum talep baskısını azaltacağı gibi enflasyon oranının  düşmesine neden olacaktır. Düz bir mantıkla bakıldığında her ne kadar önemli çözüm alternatifi görülse bile bu politikanın ekonomik dengede başka açılardan  olumsuz etkilere  sahip olduğu  görülmektedir. Herşeyden önce toplam talebin azalması piyasalarda  satışların azalmasına,   buradan da doğal olarak üretim miktarının  düşmesine neden olabilmektedir.

Fabrikaların üretimlerinin azalması karşısında elbette fabrikatör boş durmayacak mecburen  işçi çıkaracak. Çünkü piyasadan yeterli sipariş gelmemektedir. Bunun da sonucunun işsizliği artıracağı açık. Görüldüğü üzere salt parasal politikalar ile hayat pahalılığı yani enflasyon artışı önlenememekte diğer yandan yarattığı olumsuz etkiler ile başka sorunlara sebep olmaktadır. 

Enflasyonun düşürülmesinde para ve faiz politikası görüldüğü gibi net çözüm yöntemleri olmaktan uzak kalabilmektedir. Peki çözüm yok mu ? Sorusu sorulabilir bu aşamada. Evet çözümü var enflasyonu düşürmenin. Özellikle gelişmiş ülkelerde enflasyon oranlarının tek haneli olduğu gerçeği karşısında üretim oranlarının yüksek olması sanırım gerçeği anlatmaya yetiyor. Evet enflasyonu engellemenin başlıca yolu üretimi artırma politikasından geçiyor. Üretim ile dış satım büyüyecek,  bu durum ülkenin dış ticaret açığını kapatacaktır. 

Dışarıdan gelecek kaynaklar refah seviyesini yükseltecek, gelirin artması satın alma gücünü doğal olarak artıracaktır. Bu sonuç doğrudan fakirliği geriletici etki olacağı net. Yüksek üretim ve gelir artışı bilimsel olarak enflasyonu azaltıcı etki yaratmaya yeter.  Görüldüğü gibi anti  enflasyonist politikaların ilki üretim artışından geçmektedir. 

Üretimi arttırdık peki bu tek başına yeterli mi ? Üretim artışı tek başına enflasyonist etkiyi bertaraf etmez. Bunun yanında yapısal reformların yapılması üretim artışlarının sürekli hale gelmesi sonucunu doğuracaktır. Yapılsal reformlar ile mal ve hizmet sektöründe işgücü kalitesi artacağı gibi rekabet koşulları sayesinde üretim kalitesi artacaktır. 

Yapısal değişikliklerde hukukun üstünlüğü ilkesi de elbette olmazsa olmazlardan. Hukuk sayesinde yabancı yatırımcı ülkeye daha fazla yatırım yapacak bu durum üretim artışı dolayısıyla işsizlikten kurtulma ve nihayetinde gayri safi milli gelirin yüksek rakamlara varmasını sağlayacaktır. 

Artan nüfus karşısında özellikle gıda üretimine önem verilerek ekonomik düzeyi düşük insanlarınıza hatta tüm yurttaşlarımıza ucuz gıda desteği verilmesi gerekmektedir.  Son yıllardaki dış göçlerden kaynaklı nüfusa eş orantılı gıda üretimi sağlanamaması fiyat artışı skalasının önemli nedeni. 

Bir çok etmenin birbirini etkilediği ve sonuç yaratıcı tepkime yarattığı ekonomi biliminin çözüm yöntemlerinin salt rakamlardan oluşan bir disiplin olmadığı görülmektedir. Ekonomiyi düzlüğe çıkaran ve hayat pahalılığı sorunlarını gideren ekonomi politikalarını ülkeye özel yöntemler ile saptamak belkide çözümün yarısı. Bu anlamda ekonomik sorunların ancak ve ancak maddi kaynaklar ve toplumda katma değer  yaratılarak çözülebileceği su götürmez bir gerçek.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —