İnsanlar, toplumların tarihçelerinde mutlaka dönüm noktaları vardır. Bu tarihi zaman noktaları hayatla ilgili çok önemli kararların verilmesi gereken anları ifade eder. Geçmişin hatalarının bir tarafa bırakıldığı ve yepyeni bir hayat felsefesinin ortaya konulması gereken bir zamanın adıdır bu. Yeni hayat felsefesi kelimenin tam anlamıyla yaşamın rotasının yeni bir biçime girmesi ile yaşam evresi değişmiş olur.
Aslına bakarsak durup dururken insan ve toplum hayatında dönüm noktaları kendiliğinden oluşmaz. Mutlaka bir duruma bağlı illiyet bağı bulunur. Bu nedensel bağ mutlaka hayatın olağan seyrini değiştiren bir altyapıya da sahip olması bir diğer boyut. Dünyanın maddi koşullarındaki gerçeklikler bazı etkiler olmadan tepkimelerinin olmayacağı bilinen bir olgu. Doğal olarak insanlar herhangi bir tepki görmedikleri müddetçe mutat hayatlarını devam ettirme anlayışındalar. Bir nevi doğuştan gelen konservativ bir alışkanlık bu. Ancak öyle zamanlar gelir ki insanlar bu konservativ doğal alışkanlığı bir tarafa koymak zorunda. Geçmişin yanlışları, yolunda gitmeyen yaşam koşulları yeni bir evrime tabi tutulmak zorunda. Bu evrim veya değişim boyutunu ihmal etmenin gelecekteki acıları da maalesef büyük olabilmektedir. Kaldı ki evrenin oluşum seyrine bakıldığında doğal bir evrim veya değişim olgusunun bırakın yıllar veya yüzyıllar boyutunda saniyelik boyutu içeren parametrelere sahip olması bile değişimin biz insanlar için ne denli elzem olduğu gerçeğini ortaya koymaktadır. Belki de çoğu zaman bu değişim gerekliliğini göz ardı ettiğimiz için bir çok problem yumağı ile karşılaşabiliyoruz. Burada en kritik evre değişimin ne ölçüde ve nasıl olacağı kararı. Gelişmiş batılı ülkelerinin bunu daha çok akıl ve bilim aracılığıyla yaptıkları ve karşı taraftaki dünyadan farklı teknikleri kullanıdıklarını gözlemliyoruz. Akıl ve bilimsel tekniklerin bir doğa parçası oldukları düşünüldüğünde alınacak sonuçların olumlu olduğu kadar iki farklı parçanın özdeki bütünlüğünün aynı olması yönüyle de fazlasıyla mantıklı olduğu su götürmez bir gerçek. Aynı olan bütünün parçalarından oluşan basit bir denge bunun adı. Tabi böyle bir yaklaşım tarzı batılı toplumları süprizler ve riskler karşısında daha da korunaklı kılıyor.
Yazımızın konusuna tekrar dönüş yaptığımızda dönüm noktası kavramının birey ve toplumların yaşamlarına çeki düzen verme zamanlarının gelerek yeni yaşamın modellerinin temelinin atılması gerektiğini kısaca anlatır. Yeni yaşam elbette tıpkı batılıların temel ölçüt ve model temeli olan akıl/bilim ikisinin başat bir ölçüt olması gerektiğini hemen belirtelim. Zira bu ikili ölçüt haricindeki arayışlar macera ve işi şansa bırakmadan öte bir anlam taşımayacaktır. Akıl ve bilim kapsamındaki mantık yürütümleri ile oluşan formülasyonların yine insanlar tarafından benimsenmesi onlarsız bir yönelimin dolaylı ve dolaysız olumsuz etkilerinin kendilerini zamanı geldiğinde etkileyeceklerinin de bilincine varmaları bu bilimsel yaklaşım çabalarının başarısını üst düzeylere vardıracaktır. Zira salt modeller ve yöntemler bizleri başarıya ulaştımıyor. Böyle bir yaklaşım yönetiminin yanında pratik yaşamımızda bu yöntemleri iyi niyet ve profesyonel yönetimlere olan inanç pratiklerimiz ile destek vermemiz gerekiyor.
Dönüm noktası kavramının işlevsel hale getirilmediği süreçlerin yüzeysel bir yaklaşımla ekonomik maliyetin düşük yönü ile değerlendirilmesi handikapı bir diğer sorunsal. Bu sorunsalın uzun vadededeki acılı sonucu aynı zamanda zaman ve ekonomik zarar boyutunu ne denli büyük olduğunu da gündeme getirebiliyor. Günümüz dünya ekonomik koşullarındaki iktisadi daralma, nüfus artışı, tükenen doğal kaynaklar, nüfus hareketlenmeleri, iç çatışmalar, mevsim krizleri planlı yaşam koşullarının yaratım gerekliliğinin öbür nedenleri.
Dünya nüfusunun geometrik artış trendi bize profesyonel yönetim gerekliliğini somut bir şekilde ortaya koymaktadır. Bu da aynı zamanda çok dar kapsamlarda dahi olsa insan ve toplum yönetimleri için bilim ve aklın genel gereklilik yönünün açık bir verisel kanıtı olmadığını kim iddia edebilir ? Dolayısıyla dünyamız ve şehirlerimizde bize dönüm noktası yaratmamız gerektiğine olan açık mesajların gereğini yerine getirmemiz artık bir seçenekten öte bir zorunluluk adeta. Zira doğal afetler, ekonomik buhranlar ve ve mevsimsel krizler eskisi gibi dünya düzeyinde lokal bir etkiden öte genel bir etkiye sahip. Dünya çok ama çok küçüldü.