MESUT BALTA


İHRACATTA İVME YAKALAMAK

Tarihsel süreçte bakıldığında sınır kentlerinin hatta daha dar anlamda sınır yerleşim yerlerinin ticari ve hatta temel yaşam ihtiyaçlarını hudut dahi olsa doğal olarak çevrelerinden temin ettikleri görülür.


Tarihsel süreçte bakıldığında sınır kentlerinin hatta daha dar anlamda sınır yerleşim yerlerinin ticari ve hatta temel yaşam ihtiyaçlarını hudut dahi olsa doğal olarak çevrelerinden temin ettikleri görülür. Bu aynı zamanda en akla ve pratiğe yönelik çözüm sayılabilir. Böyle olunca birçok temel ihtiyacın daha az maliyet ve daha hızlı sürede temin edilmesi imkanını da yaratması bir diğer gerçek. Buradan şu sonuca gelebiliriz ; ihracat kavramı ihtiyaçların doğal çevreden karşılanması çabalarından doğmuştur. 

Tabii zamanla sınır boylarındaki temel ihtiyaçlar çerçevesindeki ilişkiler elbette ileri safhada boyut değiştirerek, kıtalar arasında ihracat gibi daha profesyonel kavramlara yerini bırakmıştır. Bu süreçte ölçek ekonomisi gereksinimlerini oluşturan metodlar devreye girmiş ve ülkeler arası kur farkı, enflasyon farkı, fiyat avantajları, teknoloji ve insan gücü üstünlükleri ihracatın yönünü bir taraftan diğer tarafa kaymasına neden olmuştur. 

İhracat gücü ile son iki yüzyılda ülkelerin birçok iktisadi  parametre yönü ile diğer ülkeleri görece  geride bırakmaları bu alana olan ilginin ister istemez artmasına neden olmuştur. Zira ihracat ile birlikte ulusal gelir. yaşam kalitesi, kalkınma ve ekonomik büyüme avantajları hep ihracatçı ülkeler lehine gerçekleşmiştir. Böyle olunca geri kalmışlık gibi felaketlerden de kurtulmanın yolu  adeta önce üretim daha sonra ihracat yani dış satım olduğu iyice anlaşılmıştır.

Bu arada özellikle dünyada yaşanan kovit 19 gibi tüm yeryüzünü etkileyen korkunç gelişmeler birçok  yönleri ile dünya ekonomisini etkilediği gibi yaşam şartlarını da değiştirmiş bulunuyor. Bu da özünde insan tercihlerini değiştiren bir etki yarattı haliyle. 

Yeni yaşam trendinde lüks yaşam ve tüketimden öte insanlar artık daha çok temel ihtiyaçlar yelpazesini oluşturan barınma, karın doyurma ve sağlık gibi ihtiyaçlarını karşılama dertlerine düşünce ister istemez ihracat gibi faaliyetlere olan yaklaşım tarzları da değişmiştir. 

İnsan ihtiyaçlarının daha çok temel unsurlara yönelmesi ile birlikte salt ticaret değil yine yazımızın konusu olan ihracat çeşitlerinin de daha çok bu alana yönelmesini sağlamış bulunuyor. Dolayısıyla ihracatçının zamanla oluşmuş tabiri caizse sert kaslarını yumuşatması gerekir yeni trend ile birlikte. Bu alana daha esnek yaklaşması ve ihracat yöntemlerini çağa uygun yeni bir reorganize yönteme evirmesi ve bu anlamda mantalitesinde kaçınılmaz bir değişimi gerektirir. 

Çağa uygun yöntemler nedir peki ? Bunun başında dijitalleşme geliyor. Satış, pazarlama, dağıtım, müşteri memnuniyeti hep bu alana yapılacak yatırım ile ancak vücut bulabilir. Yine özellikle e-ticaret yani internetten satış günümüzde en imkansız şartlarda bile dünyanın öbür ucuna satışı sağlayan temel bir yöntem halini almış bulunuyor. 

Modern ihracatta temel felsefe ihtiyaç konusu ürüne hızlı ve pratik yollar ile ucuz bir şekilde ulaşma mantığı üzerine kuruludur. Özellikle kurumlar  arası proje üretimi ile farklı alanlardaki güçlerin ve yeteneklerin bir araya getirilmesini sağlamak ihracatı geliştiren bir diğer faktör olarak kabul edilmektedir. Bu da yeni bir sinerji yaratarak kurumların ürettiği projelerden yararlanan girişimcilerin  daha çok ihracat yapmalarını sağlayacak imkan yaratmaktadır. 

Özellikle şunun altını çizmekte fayda var ; günümüz konjonktürüne uygun e-ihracat altyapısının oluşturulması ve gereklerinin yerine getirilmesi bu alanda yapılacak başlıca gereklilik.   

E-ihracat sistemlerinin özellikle sınır kentlerinde yoğunlaşması perakende ticaretinin tavan yapmasını sağlayacaktır. Sınırları aşan ve bir taraftan diğer tarafa yapılacak mal satışında teknolojik ve insan emeği faktörü önemli avantajlar olacaktır. Elbette bu aşamada yasal kolaylıkların sınırdaki ticari faaliyetlere amade edilmesi en önemli alanı oluşturduğunu söylemekte fayda var.