MESUT BALTA


YENİLENEBİLİR ENERJİ


Çevre dostu bir enerji tüketim alternatifi sunan yenilenebilir enerji kaynakları son yıllarda tüm dünyada gündem halini almıştır. Özellikle Rusya, Ukrayna savaşı ile birlikte petrol fiyatlarında yaşanan artış ve savaş zamanın kışa denk gelmesi ile Avrupa’nın içine girdiği doğal gaz endişesi bu alanın ne denli stratejik olduğu gerçeğini ortaya çıkarmıştır.

Su, güneş, rüzgar, atık bitkiler gibi hiçbir üretime gereksinim duyulmadan, doğada kendiliğinden var olan kaynaklardan elde edilmesi en büyük avantaj. Doğanın insanoğluna bahşettiği bu alternatif enerji ile binlerce kilometre öteden doğal gaz satın almasına gerek olmadığını, yine petrol boru hatları veya grostonluk gemiler ile benzin, mazot taşımasına alternatifinin olduğunu bir şekilde anlatmaya çalışıyor. Dolayısıyla dünyamızın mükemmel doğal dengesi yeryüzünün her bir köşesinde oraya özgü ve diğer bölgelere ihtiyaç duyulmadan enerji kaynağı seçeneği sunmuş bulunuyor. Dünyanın yüzde 75’nin sular ile kaplı olduğu düşünüldüğünde su dalgaları bile enerji kaynağı olabilmektedir. Suların olmadığı yerlerde güneş, bunun da olmadığı alanlarda da rüzgar veya jeotermal ne güne duruyor? Yeter ki insanlar bu yönde bir çaba içerisinde olsun. 

Komplo teorileri kapsamında ele alındığında dünya petrol tekellerinin bu alternatifi olabildiğince engelleme çabalarının olabileceğini mantık çerçevesi içerisinde görmek gayet normal olmalı. Zira bu tekeller dünyaya ait olan petrol yataklarını kendi tekellerinde bulundurarak aynı zamanda dünyada gelir dağılımı üzerinde olumsuz yönde etkiler bırakmaktadır. 

Yenilenebilir enerjilerin teşvik edilmesinin öncülüğünü özellikle üniversiteler ve bölgesel kalkınma ajansları öncülüğünde olması gerektiği görülmektedir. Üniversitelerin proje,  eğitim desteklerine, bölgesel kalkınma ajanslarının da kredi ve hibe teşvikleri ile yenilenebilir enerji kaynakları yatırımlarının aynı zamanda sürdürülebilir olmasını sağlayabilecektir. Zira bu kurumlar vasıtasıyla olacak sinerji aynı zamanda yatırımcılara ciddi bir kamusal destek ayrıcalığını sunacaktır. 

Yenilenebilir enerji kaynağı yatırımları ülkelerin enerji ihtiyaçları alanında dışa bağımlı olmalarının panzehiri olma potansiyeline sahiptir. Dünyada adil bir gelir dengesinin sağlanmasında da etkili bir eko strateji olacaktır. Nitekim özeliikle üçüncü dünya ülkelerinin petrol ihtiyacının büyük ölçüde dışa bağımlı olduğu gerçeği düşünüldüğünde petrol ve dolayısıyla enerji harcamalarının bütçe üzerindeki etkilerinin ne denli büyük olduğunu göstermektedir. 

Yenilenebilir enerji aynı zamanda dünya barışı için bölgesel çatışmaları engellemesi yönü ile oldukça güçlü bir politika olacaktır. Zira bölgesel ve hatta kıtalar arasındaki önemli gerginliklerin kökeninde petrol ve enerji kaynaklarına hakimiyet savaşımı olduğu bir gerçek. İşte tüm insanlığın uzağa gitmeden kendi yerel kaynaklarından elde edeceği bu enerji ile yukarıda değindiğimiz gibi dünyadaki gelir dağılımı daha adil ve dengeli olacaktır. Bu da haliyle savaşları ve gerginlikleri minimize edecek potansiyele sahip. 

Dünya ekonomisine bakıldığında bu alana yapılan yatırımların artması dikkat çekici olduğu gibi aynı zamanda bu alana yatırım yapan firmaların da hisselerinin borsada yükselen bir grafikle değer kazanması üzerinde durulması gereken bir konu. Dolayısıyla bu alana yönelik yapılacak yatırımlar aynı zamanda ülkelerin ulusal gelirini de arttıracaktır.

Karbon salımını azaltan ve ciddi bir çevre dostu olan doğal enerji kaynaklarına tüm dünyada oluşan ilgiyi sürdürülebilir bir model yaratılarak toplumun her alanına yaymak bizleri daha yaşanılır bir dünyaya doğru götürecektir. Küçük modeller ile işyerlerimiz ve evlerimize yenilenebilir enerji alternatifleri sunmak gerekir. 

Bu doğrultuda özellikle yerel yönetimlerin örnek olması etkiler yaratacaktır. Toplumda alışkanlık yaratmak bağlamında; parklara ve yollara, kaldırımlara doğal enerji araçlarının monte edilmesi bu alışkanlığın sürdürülebilir olmasının da önünü açacaktır.